Hasan ile Hüseyin (ra)

Sayfa 149 dan alıntıdır.

 

Hasan ile Hüseyin (ra), cennet gençlerinin seyyidleridir.

 

 Abdullah b. Mes’ûd ve Ebû Huzeyfe nakletti: Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellemin yüzünde sevinç alâmetleri gördüğümüzde şöyle sorduk: “Ey Allah’ın Resûlü! Bugün yüzünüzde sevinç alâmetleri görüyoruz.” Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem buyurdu ki: “Niye sevinmeyeyim, Cebrâil (as) bana gelip müjdeledi ki: Hasan ile Hüseyin, cennet ehlinin gençlerinin seyyidleridir. Babaları onlardan daha hayırlıdır (faziletlidir).”

Abdullah b. Abbas nakletti: “Hasan ile Hüseyin cennet gençlerinin seyyidleridir. Kim onları severse, beni sevmiş olur. Kim onlara düşmanlık ederse, bana düşmanlık etmiş olur.”

 Ebû Saîd el-Hudrî nakletti: Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem şöyle buyurdu: “Hasan ve Hüseyin; İsa b. Meryem ve Yahya b. Zekeriyya hariç, cennetteki bütün gençlerin seyyidleridir.”

 Resûlüllah (sav)’in “Hasan Benden, Hüseyin Ali’dendir” Buyurması 58- Mikdam b. Ma’di Kerib nakletti: Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem şöyle buyurdu: “Hasan bendendir, Hüseyin ise Ali’dendir.”

Râviler: “Ahlâk, edep ve şekil bakımından Hz. Hasan (ra), Resûlüllah (sav)’e; Hz. Hüseyin (ra) da Hz. Ali (kv)’ye benzerdi.” demişlerdir.

Hz. Ali (kv) şöyle buyurdu: “Hasan, Resûlüllah’a göbeğinden başına kadar olan kısmında; Hüseyin de bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi. Benzerliği aralarında paylaşmışlardı.”

Hz. Hasan (ra)’ın Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi veselleme benzemesi ve Hz. Hüseyin (ra)’ın Hz. Ali (kv)’ye benzemesine bir teşbih de şudur: Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem, Hayber’de Yahudi kadının yedirdiği zehirli koyunun tesiriyle ateşlenmiş ve şehâdete ermiştir. Hz. Hasan (ra) da zehirlenmek sûretiyle şehâdete ermiştir. Ve her ikisi de Medine’deki makâmlarındadır. Hz. Ali (kv) ve Hz. Hüseyin (ra) efendilerimiz ise kılıç ile şehâdete erip Irak ülkesinde mekân tutmuşlardır.

 Halid b. Ma’dan der ki: Mikdam b. Ma’di Kerib ile Amr b. el-Esved, Muâviye’nin yanına gittiler. Muâviye, Mikdam’a: “Hasan b. Ali’nin ölümünü bildirmiyor musun?” diye sorunca, Mikdam: “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” dedi. Muâviye: “Sence bu musibet mi?” diye sordu. “Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem onu kucağına alıp: “Hasan benden, Hüseyin ise Ali’dendir” buyurmuşken nasıl musibet olarak görmeyeyim?” karşılığını verdi.

 Ancak Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin (ra) Nesli İçin Ayağa Kalkılır

 Eban nakletti: Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem şöyle buyurdu: “Sizlerden biri, kimse için ayağa kalkmasın. Ancak Hasan ve Hüseyin’in sülâlesinden olursa o müstesnadır.”

Benzer bir rivâyette; Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem şöyle buyurdu: “Meclisinizde ancak Hasan ve Hüseyin veya nesilleri için ayağa kalkınız.”

Resûlüllah (sav)’in, Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin (ra) İçin Yaptığı Özel Duâ 63- Abdullah b. Abbas nakletti: Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem şöyle buyurdu: “Getirin oğullarımın ikisini de (Hasan ve Hüseyin); onları İbrahim (as)’ın iki oğlu İsmail ve İshak’ı Allah’a sığındırdığı şeyle sığındırayım.” buyurup şöyle duâ etti: “İkinizi zarar verecek, her şeytandan ve her türlü haşerattan, size zarar verebilecek her gözden tam mânâsıyla Allah’a sığındırırım.”

Resûlüllah (sav), Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin (ra)’ın Güreşlerini Seyrediyor

 İbn Abbas ve Muhammed b. Ali nakletti: Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem, cenazelerin konulduğu yerde oturuyordu. Hasan ve Hüseyin güreş tutmaya başladılar. Efendimiz (sav) gülerek: “Ha gayret Hasan, göreyim seni! Yakala Hüseyin’i!” buyurunca, Hz. Ali (kv): “Ey Allah’ın Resûlü! Sen Hüseyin’i kayırmalı değil miydin? Hasan daha büyüktür.” dedi. Peygamber sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem: “Baksana şu Cebrâil (as) da “Ha gayret Hüseyin! Göreyim seni!” diyor.” buyurdu.

 Abdullah b. Abbas nakletti: Bir gün Ashâb-ı Kiram’dan bir grup ile Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellemin huzurunda bulunuyorduk. Bir kişi gelip Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi veselleme bir elma verdi. Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin (ra) oradaydılar. Elmayı birine verse diğeri mahzun olacaktı. İkisi de elmaya bakıyorlardı. Cebrâil (as)gelip: “Ey Allah’ın Resûlü! Emret güreşsinler, kim galip gelirse elmayı ona verirsin!” deyince emrettiler ve güreşmeye başladılar. Resûlüllah sallellâhü aleyhi ve âlihi vesellem, “Tut, Yâ Hasan!” diye buyururdu. Ben dedim ki: “Ey Allah’ın Resûlü! Yalnız Hasan’a mı tut dersiniz?” deyince “İşte Cebrâil (as) da “Tut, Yâ Hüseyin!” diyor.” Bir rivâyette: Hz. Fâtıma (ra) da oradaydı. “Ey Allah’ın Resûlü! Büyüğüne mi tut dersin, küçüğüne mi?” diye sorunca; işte şu Cebrâil (as) da “Tut, Yâ Hüseyin!” diyor buyurdular. Güreş uzadı, yenişemediler. Cebrâil (as), cennetten bir elma daha getirdi. İkisine de birer tane verip sevindirdiler.