Hz. Ali (kv)’nin Halifeliği Zamanında Muaviye’nin İşgal ve Katliamları

Hakem olayından sonra Muâviye’nin kendini halife ilan etmesi ve Hz. Ali (kv)’nin hâkimiyetindeki topraklara saldırması(Tecavüz): Bu saldırılar, Hicrî 38. (658-659) yılının ortalarından itibaren Hz. Ali yönetimindeki bütün vilayetlere saldırarak başlatıldı. Amaç bütün ülkeyi ele geçirmeye yönelikti.

Mısır’a Saldırı ve Mısır’ın İşgali (38/658)

Amr İbnü’l Âs, Muâviye’nin yanına gelince; Muâviye Hz. Ali’ye karşı Amr’dan yardım istedi. Amr: “İyi ama Ali’yi Araplar hiçbir konuda sana denk tutmazlar ki!” dedi. Muâviye: “Doğru ama biz Ali ile fazilet yarışı yapmayacağız, elimizde olan malzemeye tutunacağız yani Osman’ın kanının davasına düşeceğiz” dedi. Amr: “Vallahi Osman’ın adını ağzına almamaya seninle benden daha layık hiç kimse yok. Osman kuşatılınca, ben açıkça onu terk edip, Filistin’e kaçtım. Sen ise emrinde şu kadar Şam askeri varken, ona yardım etmeyip Yezîd b. Esed el-Becelî’den yardım istemeye mecbur bıraktın!” dedi. Muâviye: “Boş lafı bırak da gel biat et!” dedi. Amr: “Hayır vallahi dünyalığından bir şey almadan dinimi sana vermem!” dedi. Muâviye: “İste öyleyse!” dedi. Amr: “Mısır’ı vereceksin!” dedi. Muâviye bunu kabul etti. Amr da bunu yazılı olarak istedi. Yanlarında Mervan ve daha başkaları da vardı. O gece birlikte aynı yerde kaldılar. Muâviye, Mısır’ı Amr’a verdiğine dair bir yazı hazırlayıp altını mühürledi ve Amr İbnü’l Âs’a verdi. Zehebî, Tarihü’l-İslam, VI, 260-261

Hz. Ali (kv); Muâviye ile Amr İbnü’l Âs’ın Kudüs’te anlaşma yaptıklarını duyduğu zaman Kûfe halkına şöyle hitap etti: “Durum şu ki, ebter oğlu ebter olan Amr İbnü’l Âs, Osman’ın kanını talep etmek üzere Muâviye’ye biat etmiş ve bu konuda anlaşmışlardır. Halkı da buna teşvik etmeye başladıkları haberi bana ulaştı. Allah’a yemin olsun Muâviye’nin destekçileri, sabotajcılık yapan Amr ve yardımcılarıdır.” İbn Sa’d, Tabakât, V, 88

Hz. Ali (kv) halife olunca; Mısır’a Kays b. Sa’d b. Ubâde’yi vali tayin etti. Kays çok akıllı ve tedbirli bir kişi olup, Ashâb’ın ileri gelenlerindendi. Muâviye; Kays’tan çok çekinirdi. Hatta onu yüz bin kişiye denk görürdü. Kays, Mısır’da durduğu sürece, orayı elde edemeyeceğini bilirdi. Önce Kays’ı kendine çekmek için mektuplaştı. Kays, Muâviye’nin tekliflerini kabul etmediğine dair mektuplar gönderdi. Bu mektuplardan hareket eden Muâviye; casusları vasıtasıyla: “Kays bize yeter! Bize her zaman mektup yazıp, itaat arz eder!” diye dedikodu çıkardı. Hz. Ali (kv) bu dedikoduları sürekli duymaya başlayınca, Kays’ı azledip Muhammed b. Ebû Bekir’i vali tayin etti. Muâviye bu vesileyle Kays’tan kurtulup, emeline yol buldu. Tarih-i Taberî, IV, 33; Zehebî, Tarihü’l-İslam, VI, 256; İbn Kesîr, El-Bidâye, VII, 490; Aycan, İ. Muâviye b. Ebî Süfyân s.109

Muâviye; Amr İbnü’l Âs’a Mısır’ı vaâd ettiğinden, Sıffîn Savaşı sonrası altı bin askerle Amr’ı, Mısır’a gönderdi.(h.38) Hz. Ali (kv); Hakem Olayı’ndan sonra Amr İbnü’l Âs’ın Mısır’a yöneldiğini duydu.

Önceki Vali Kays b. Sa’d, Mısır’ın Heribta bölgesinde bulunan Hz. Osman taraftarları Hz. Ali’ye biat etmemişler, ancak Vali Kays onlara karşı hoşgörü ile idarecilik yapmış ve iyi geçinmişti. Yeni Vali Muhammed b. Ebî Bekir ise bu kimseleri biate davet etti. Ancak muhalifler daha önce olduğu gibi Hz. Ali’ye biat etmeye yanaşmadılar. Bunun üzerin Vali Muhammed, muhaliflere karşı sertlik ve şiddet gösterip evlerini yıktı, mallarına el koydu. Onlardan ileri gelenler, Muâviye b. Hudeyc öncülüğünde,  kendilerine sürekli sahip çıkan Şam’a, Muâviye’nin yanına gittiler. Hz. Ali (kv) bu ve benzeri olayları duyduğu zaman Muhammed b. Ebî Bekir’in Mısır’ı idare etmede acziyet gösterdiğini anladı. Mısır’a el-Cezire bölgesi Valisi Malik Eşter’i bir miktar askerle vali olarak gönderdi. Muâviye böyle kudretli bir kimsenin Mısır’a vali tayin edilmesinden son derece endişelendi.

Mâlik Eşter, Kızıldeniz (Kulzüm) taraflarından geçerken Muâviye’nin o bölgedeki memuru, zehirli bal ile Mâlik Eşter’i zehirledi. Mısır bu şekilde yardımsız bırakıldı ve Amr İbnü’l Âs, Mısır’ı işgal etti. Tarih-i Taberî, IV, 56; Zehebî, Tarihü’l-İslam, VI, 345-352; Cevdet Paşa, Kısâs-ı Enbiyâ, I, 581; Aycan, İ. Muâviye b. Ebî Süfyân s.127

Ajanları vasıtasıyla Mâlik Eşter’in Mısır’a vali tayin edildiğini öğrenen Muâviye; Kızıldeniz bölgesindeki haraç memuruna, eğer Mâlik Eşter’i öldürebilirse ömür boyu topladığı haracı kendisine bağışlayacağını vaâd etti. Haraç memuru da bal şerbetiyle Mâlik Eşter’i zehirleyip, Muâviye’nin yanına gidip müjdeyi verdi. Muâviye de minbere çıkıp: “Allah’ın baldan askeri vardır” dedi. İbnü’l Esîr, El-Kâmil, III, 362; İbn Kesîr, El-Bidâye, VII, 490; Aycan, İ. Muâviye b. Ebî Süfyân s.129

Taberî, Mâlik Eşter’i şehit edenin, Muâviye’nin dostu, haraç memuru Cebele b. Câmi olduğunu nakleder. Mâlik Eşter için büyük bir ziyafet tertip ettiğini, izzet ve ikramda bulunduğunu ve yemek sırasında zehirlediğini nakleder. Muâviye’ye Mâlik Eşter’in haberi geldiği zaman çok büyük sevinç duydu. Bütün Şam halkı ile tebrikleşti. Hz. Ali (kv) ise bu habere son derece üzüldü. Mâlik Eşter ile gönderdiği asker de Kızıldeniz’den dönüp geri geldi. Tarih-i Taberî, IV, 56-58; İbn Kesîr, El-Bidâye, VII, 490

Muâviye, Hz. Ali (kv)’nin komutanı Mâlik Eşter’i Mısır yolunda zehirli balla zehirletip öldürttüğü zaman minbere çıkıp şöyle dedi: “Ali’nin iki arkadaşı vardı, birinin işini Sıffîn’de (Ammâr b. Yâsir) bitirdim, diğerininkini (Mâlik Eşter) bugün!” Tarih-i Taberî, IV, 57; İbnü’l Esîr, El-Kâmil, III, 362; Aycan, İ. Muâviye b. Ebî Süfyân s.129

 “Muâviye; Hz. Ali (kv) tarafından Mısır’a vali tayin edilen Muhammed b. Ebî Bekir’i öldürttü. Muâviye’nin komutanlarından Muâviye b. Hudeyc, yardımsız kalan Muhammed b. Ebû Bekir’i öldürüp, sonra da cesedini bir eşek leşinin içine koyarak yakmıştır. Bunu duyan Hz. Âişe annemiz; Muâviye ve Amr İbnü’l Âs’a bedduâ eder oldu.” Tarih-i Taberî, IV, 57; İbnü’l Esîr, El-Kâmil, III, 367; Zehebî, Tarihü’l-İslam, VI, 354; İbn Kesîr, El-Bidâye, VII, 494; Er-Rudânî, Cem’ul Fevâid, VII, 526; Cevdet Paşa, Kısâs-ı Enbiyâ, I, 582

Vali Muhammed b. Ebî Bekir’in yanlış siyaseti sonucu, Muâviye’nin bu durumu iyi kullanarak sürekli mektuplaşması ile Mısırlı muhalifler Hz. Ali’ye karşı cephe aldılar. Şam’a önceden giden Muâviye b. Hudeyc birlikleri ile Amr İbnü’l Âs altı bin askerle Mısır’a yaklaşınca muhalifler onun etrafında toplandılar. Vali Muhammed b. Ebî Bekir’e Muâviye’nin ve Amr’ın tehdit mektupları birlikte gönderildi.

Muhammed b. Ebî Bekr, Halife Hz. Ali’den yardım istediyse de Halife’nin çağrısına Iraklılar yanaşmadılar. Muhammed b. Ebî Bekir, Mısır’dan dört bin kişilik bir kuvvet ancak toplayabildi. Bu askerle Amr İbnü’l Âs’ın ordusu karşısına çıktı. Şiddetli çarpışmalar sonucunda Vali’nin sağ kolu Kinâne b. Bişr, Muâviye b. Hudeyc tarafından öldürülünce, Vali’nin ordusu dağıldı. Vali Muhammed b. Ebî Bekir bir harabeye sığındı ve orada öldürüldü.

Kûfe’de iki bin kişilik bir asker toplandıysa da, Vali’nin ölüm haberi ve Mısır’ın Amr İbnü’l Âs tarafından işgal edildiği haberi gelince asker geri çevrildi. Geniş bilgi için baknz: Aycan, İ. Muâviye b. Ebî Süfyân s.130

Basra ve Kûfe Vilayetlerine Saldırılar

Hicrî 38 yılında Muâviye’nin öncü birlikleri isyandan öte, saldırılara başladılar. Irak’ta ilk saldırı Abdullah el-Hadrâmî tarafından Basra vilayetine yapıldı. Vali Abdullah b. Abbas’ın Kûfe’ye gittiği bir sırada, Basra’ya birlikleriyle birlikte giren Abdullah el-Hadrâmî, muhalifleri etrafına toplayarak, “Osman’ın kanı davası” ile Muâviye için biat almaya başladı. Durumdan haberdar olan vali vekili Ziyâd b. Ebîhi minber ve hazineyi başka bir yere naklederek, Hz. Ali’den yardım istedi. Halife Hz. Ali, isyanı bastırması için A’yen b. Dubey’a’yı gönderdiyse de Muâviye birlikleri onu ve beraberindekileri öldürdü. Hz. Ali bu sefer Cariye b. Kudâme komutasında bir birlik gönderdi ve isyanı bastırdı. Vali vekili Ziyâd idare binasına yeniden dönebildi.

Muâviye, Basra’ya yaptığı başarısız saldırıdan sonra Kûfe vilayetlerinde de saldırılara başladı. Numan b. Beşir’i iki bin kişi ile Aynu’t-Temr’e gönderdi. Şiddetli çarpışmalar ile Hz. Ali’nin Aynu’t-Temr’deki adamı Malik b. Kaab otuz kişilik birliğiyle Aynu’t-Temr’i terk etmek zorunda kaldı.

Muâviye, Dahhak b. Kays’ı üç bin kişi ile Kutkutâne’ye gönderirken Kûfe etrafındaki beldelere mümkün olduğu kadar yaklaşarak baskınlar düzenlemesini istedi. Dahhak, Muâviye’nin talimatı üzerine Benî Kelb topraklarından Mekke-Kûfe yolu üzerinden saldırılar düzenleyerek, Kutkutâne’ye geldi. Etrafa Baskınlar düzenleyip sivil halktan çok kimseleri “Hz. Ali taraftarıdır” diye öldürdü ve mallarını yağmaladı. Hz. Ali durumu haber alınca bir miktar kuvvetle Hucr b. Adîy’i hemen Dahhak’ın üzerine gönderdi. Hucr, Dahhak’a Tedmür’de yetişti. Biraz zayiat verdirdiyse de Dahhak kaçtı.

Muâviye aynı sene içinde, altı bin kişilik bir kuvvetle Süfyân b. Avf’ı Hiyt’e, Medayin’e ve Enbar’a gönderdi. Baskınlar düzenleyerek gelen Muâviye ordusu Enbar’ı korumak üzere Hz. Ali tarafından yerleştirilen bin beş yüz askerin çoğunu öldürdü. Süfyân b. Avf, Enbar’ın bütün zenginliğini alıp Suriye’ye götürdü. Hz. Ali (kv), Kûfeliler’e kırgınlığından dolayı onlardan yardım istemeyip, Said b. Hemedânî’yi gönderdiyse de Süfyân elde edilemedi.

Muâviye, Haris b. Numeyr et-Tenûhî’yi bin kişilik bir kuvvetle Hz. Ali’yi halife olarak tanıyan, itaat eden herkesi öldürmesi ve malını yağmalaması için Cezire bölgesine gönderdi. Haris, Cezire bölgesinde baskın ve yağma yapıp, esirler alarak döndü. Ancak Cezireliler de Muâviye topraklarına benzer şekilde müdahalede bulundular. Muâviye çok geçmeden aynı amaçla Abdurrahman b. Uşeym’i bir kuvvetle tekrar Cezire’ye gönderdi. Durumdan haberdar olan Cezire bölgesindeki Hz. Ali kuvvetleri birleşip Abdurrahman’ın askerini bozdular ve geri kaçırdılar. Hz. Ali buna sevindi. Ancak Muâviye tarafından yapılan bu ardı arkası kesilmeyen baskınlar, yağmalar, katliamlar Hz. Ali’yi taciz ediyordu. Diğer taraftan da Hâricîler aynı şekilde Halife Hz. Ali’yi taciz etmekteydi.  Geniş bilgi için baknz: Tarih-i Taberî, IV, 61; İbnü’l Esîr, El-Kâmil, III, 390; Cevdet Paşa, Kısâs-ı Enbiyâ, I, 583-588; Aycan, İ. Muâviye b. Ebî Süfyân s.131-137

Mekke, Medine ve Yemen’e Saldırılar ve Katliamlar

Muâviye, Hicrî 39 yılında Abdullah b. Mes’ade el-Fezâri’yi bin yedi yüz kişilik süvari birliğiyle Mekke-Medine üzerine gönderdi. Baskına ve talana devam etmelerini, kendisine zekât vermeyenlerin öldürülmesi talimatını verdi. Abdullah b. Mes’ade; Teyma’ya geldiğinde, Muâviye’nin mukaddes beldelere yöneldiğini duyan Hz. Ali aynı kabileden Müseyyeb b. Necebe el-Fezâri’yi ona karşı gönderdi. Ne var ki, aynı kabileden olan Müseyyeb, Abdullah’ın kaçmasına müsaade etmiş ve Halife Hz. Ali tarafından cezalandırılmıştır.

Bu sene Muâviye, bir devlet görevi olan Hac emirliği görevine Yezîd b. Şecere’yi tayin etti. Emrine üç bin seçkin asker verdiği Yezîd’e şu talimatları verdi: Kendi yönetimi için insanları itaat altına almasını, haccı idare etmesini, güç yetirebilirse kan dökmeden Hz. Ali’nin valisi ve Hac emiri Kusem b. Abbas’ı bu görevden uzaklaştırmasını istiyordu.  Nitekim Ebû Said el-Hudrî aracılık etmiş ve Vali Kusem b. Abbas bu vazifeden el çektirilmiştir. Yoksa haram ayda, haram beldede savaşa ve katliama sebep olacağı gerekçe gösterilmiştir. Geniş bilgi için baknz: Aycan, İ. Muâviye b. Ebî Süfyân s.137-139

Hicrî 39-40 yıllarında; Muâviye’nin Mekke, Medine ve Yemen’e gönderdiği Busr b. Ebî Ertat’a verdiği talimat şöyleydi: “Derhal ve süratle hareket et! Ali’ye bağlı olanlara sert davran öyle ki senden yakalarını kurtaramayacaklarını sansınlar! Sonra yumuşakça bana biat al! Kabul etmeyenlere kılıcını kullan ve biat etmeyeni öldür! Yemen’e kadar bu uygulamayı sert bir şekilde uygula!” Zehebî, Tarihü’l-İslam, VI, 365

Hicaz ve Yemen’e gönderilen Busr b. Ebî Ertat komutasındaki Muâviye ordusunun yegâne amacı şuydu: Muâviye’ye biat alma ve Muâviye’den kurtuluşun olmadığını gösterme, Hz. Ali’ye biat edenlerin bertaraf edilmesiydi. Busr b. Ebî Ertat; Mekke, Medine, Taif yoluyla yoluna devam etti. Her yerde tehditler ve katliamlar yaparak, Muâviye için biat alıyor ve valiler tayin ediyordu. Medine’ye Ebû Hureyre, Mekke’ye Şeybe b. Osman el-Abderî vali olarak atandı. Yemen’e doğru yoluna devam eden Busr b. Ebî Ertat, Necran, Cîşan ve Hadramevt vilayetlerinde Hz. Ali taraftarıdır diye yaklaşık otuz bin kişiyi katletti. Hz. Ali Cariye b. Kudame’yi zorla toplanan iki bin kişilik kuvvetle gönderdiyse de Busr’a ulaşılamadı. Böyle bir idarede; bazı yöneticiler ve valiler, menfaat için Muâviye’ye katılırken, bazıları da yükümlü oldukları zekât ve haraçları Halife Hz. Ali’ye göndermiyorlardı.  Aycan, İ. Muâviye b. Ebî Süfyân s.139

Hicrî 39-40 yıllarında, Busr b. Ebî Ertat’ın Hicaz bölgesine tecavüzüyle, Horasan ve Irak’tan hiç kimse Hacca gidemedi. Hz. Ali (kv)’nin Mekke Valisi ve Hac emiri Kusem b. Abbas, Muâviye’nin emriyle bu görevlerden men edildi. Kusem savaşmak için asker topladıysa da haram beldede ve haram aylarda olmasından dolayı savaştan el çektirildi. Busr’un Mekke üzerine geldiğini duyunca Kusem, Mekke’yi terk etti. İbnü’l Esîr; Hz. Abbas’ın oğullarından Kusem yerine Ubeydullah valiydi demektedir.

Medine Valisi, Ebû Eyyüb el-Ensârî çıkıp Kûfe’ye Hz. Ali (kv)’nin yanına geldi. Busr, Medine’de Resûlüllah’ın Minberi’ne çıkıp: “Muâviye müsaade etse, bütün Medine halkını öldürürdüm! Ancak kim Muâviye ile birlik olmaz, ona biat etmezse onun başını keserim!” dedi. Mekke’de de aynı tehditleri yaptı. Yaktı, yıktı, öldürdü. Muâviye’ye biat aldı. Busr: “Ali’yi üstün tutmanız, Muâviye’ye biat etmekten geri duruşunuz öldürülmek için yeterlidir” dedi. Mekke’de, Medine’de kaçanlar hariç Muâviye’ye biat etmeyen kimse kalmadı.

Câbir b. Abdullah, Medine’deydi. Ümmü Seleme annemize varıp sığındı. Ümmü Seleme annemiz, ana yüreğiyle: “Var, biat eyle canını kurtar! Muâviye, bu işi tamamlamadan, bu işin peşini bırakmaz! Sen biat etmezsen halk da biat etmez! Halkı da, kendini de helâk etme!” diye nasihat etti. O da kalkıp biat etti.

Mekke’de Ebû Mûsa el-Eş’ari öldürülmekten korkup saklandı. Busr, onu bulup biat ederse öldürmeyeceğini söyledi, o da biat etti. Hz. Ali (kv), Busr’un tecavüzlerine karşı Câriye b. Kudame’yi dört bin kişi ile gönderdi. Ancak Busr Yemen tarafına kaçtı. Tarih-i Taberî, IV, 63; İbnü’l Esîr, El-Kâmil, III, 393; Zehebî, Tarihü’l-İslam, VI, 365-370; İbn Kesîr, El-Bidâye, VII, 505

Hz. Ali (kv) Busr b. Ebî Ertat’ın saldırılarını duyduğunda, çok kederlendi ve minbere çıkıp Allah’a hamd ve senâdan sonra şöyle dedi: “Allah düşmanı Busr, Muâviye adına Medine’den, Mekke’den, Yemen’e doğru; yakarak yıkarak, öldüre öldüre gidiyormuş. Allah onun cezasını versin, ahiretini dünyalığa sattı. Şimdi sizden cennet isteyerek cihada çıkmak isteyenler hazırlansın! Zira cihad gerekliyken onu terk etmek, dinde noksanlık yapar. Dünyada da insanı alçaltır ve maskara eder.” Ancak insanlar Hz. Ali (kv)’nin nasihatlerine aldırış etmediler. Kûfeliler’e, üst üste kaç gün nasihat ettiyse de aldırış etmediler. O da onlara beddua etti. “Ya Rabbi! Bana onlardan daha iyi bir halk ver ve onların üzerine benden daha şerlisini ver!”  Daha sonra Câriye b. Kudâme gelip, “Emrinizdeyim” deyince Hz. Ali (kv) ona dua etti. Süvarileri emrine verip Busr’a karşı gönderdi.

Hz. Ali (kv)’nin Câriye b. Kudame’ye verdiği talimat: “Ey Cariye! Önce Allah’tan kork! Sakın vardığın yerde hiçbir Müslümana hakaret etme! Anlaşmalı olan Yahudi ve Hristiyanlara kötü davranma! Kimsenin malını yağmalama! Namazını kıl, Allah’ı çok an!” Zehebî, Tarihü’l-İslam, VI, 369

Ebû Eyyüb el-Ensârî, Hz. Ali (kv)’nin Medine valisiydi. Muâviye tarafından azledilip, Medine üzerine gönderilen ordu komutanı Busr b. Ebî Ertat tarafından arandı ve yakalandı. Zorla biate mecbur bırakıldı. Hz. Ali şehit edilince de; Ebû Eyyüb el-Ensârî, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Zübeyr gibi Ashâb-ı Kiram’ın ileri gelenleri, Muâviye’nin yönetiminden tiksinip İstanbul üzerine cihada çıkan orduya katıldılar. Ebû Eyyüb el-Ensârî Hazretleri burada şehit düşmüştür. Bu orduya bir sene sonra Muâviye’nin tehditleriyle ve zorlamasıyla katılan Yezîd b. Muâviye ordu komutanı olarak tarihe geçmişse de asıl ordu komutanı Süfyân b. Avf el-Ezdî’dir. Geniş bilgi için baknz: Zehebî, Tarihü’l-İslam, VI, 365-370; Ravzatü’l-Ahbab III. ve IV. Cilt Ashâb bahsi; Cevdet Paşa, Kısâs-ı Enbiyâ, I, 615; Özkes, İ, Emevî Siyaseti, s.152

Hicrî 39-40 yıllarında, Hz. Ali (kv) Iraklılara çok sitem etti. Savaşa çağırdı, aldırış etmediler. 40. yılın sonunda Hz. Ali (kv) ile Muâviye arasında mektuplaşmalar oldu ve barış yapıldı. Şam Muâviye’nin olacak, Irak ve Hicaz’a saldırmayacaktı. Ancak Yemen taraflarına giden Busr, katliamlarına devam etti. Hz. Ali (kv)’nin şehâdetine kadar da Yemen’den çıkmadı. Bu anlaşma ve ateşkes sözde kalmış uygulayamaya geçmemiştir. Tarih-i Taberî, IV, 63-64; Cevdet Paşa, Kısâs-ı Enbiyâ, I, 589

*-Muaviye birlikleri İslam beldelerine saldırdığı zaman Hz. Ali (kv), Kûfe halkına savaşa gitmedikleri için sitem ederek şöyle buyurdu: “Allah’a yemin olsun ki, Ümeyyeoğulları’nın bu haksızlıkları ve zorbalıkları; Allah’ın haram kıldığını helal edinceye kadar, akitleri ve biatları çözünceye kadar, çölde kalan son çadıra zulümleri ulaşıncaya kadar devam edecektir.” Eş-Şerif er-Râdi, Nehcü’l Belâğa, s.106